Açılış konuşmalarının adından kongre, açılış oturumuyla devam etti. Açılış oturumunun başkanlığını Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çevik yaptı. Oturumun konuşmacıları ise Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Kemal Sayar, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Türkçapar oldu.
Program Açılış Oturumuyla Devam Etti
Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Kemal Sayar “Modern Zamanlarda Ailenin Dönüşümü” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda aile kültürünün git gide daraltıldığına dikkat çekerek, geleneklerimizin temelinde aile kavramının genişliğine vurgu yaptı.
Günümüzde ailenin şehir kültürüne de temel tesis ettiğini ifade eden Sayar, şehri şehir yapanın aile yapıları olduğunu ifade ederek “Şehirlerimizi de ailenin yapısına göre tesis etmeliyiz. Şehirlerimizi dikey değil, yatay düzenlemeliyiz bunlar tüm bir aile kültürüne, mahalle kültürüne etki ediyor” diye konuştu.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Türkçapar ise “Ailenin Ruh Sağlığı” başlığıyla bir sunum gerçekleştirdi.
İnsanın aile yapısı içinde doğduğunu ve bu yapı içerisinde geliştiğini ifade eden Türkçapar, ailenin toplum yapısının temelindeki ehemmiyetinin de büyük olduğuna dikkat çekti. Türkçapar şöyle devam etti: “Kişi ne kadar sağlıklı bir aile yapısına sahipse o denli sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip oluyor. Ancak sağlıksız bir aile yapısına sahip kişilerde de o denli uyumsuz bir tutum ortaya çıkabiliyor.”
“Değer Olarak Aile” Başlıklı Oturumun İlk Kısmı Gerçekleştirildi
“Değer Olarak Aile” başlıklı oturumun birinci kısmı gerçekleştirildi. Bu oturumun başkanlığını, Üsküdar Üniversitesi Öğretim üyesi ve yazar Prof. Dr. Nevzat Tarhan üstlenirken konuşmacılar ise şu isimlerden oluştu: Sakarya Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Rahmi Karakuş, Üsküdar Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zekiye Demir.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gelenek ve Modernizm Arasında Aile” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda Aile Kongresi’nin organize edilmesinde emeği olanlara teşekkür ederek bu güzel gayretin hayırlı sonuçlar üreteceğine inandığını ifade etti. Tarhan, “Dünyada bu konuda kötüye bir gidiş var ve sosyal bilimciler gelecekte ne tür bir gelişme olacağını kestiremiyor ancak biz küresel tezlerin aksine kendi çözümlemelerimizi sunuyoruz ve bu küresel tezlere bir alternatif üretiyoruz. Bununla da kalmayıp bize has ve özgü, tez, anti tez ve sentez de üretiyoruz” diye konuştu.
Aile, Tüm Toplumlar Tarafından Pozitif Değerler Taşıyor
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zekiye Demir oturumda, “Aile Kurumunda Sabiteler ve Değişkenler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Demir, “Aile olmak yönünden tüm toplumlar birbirine benzer. Her toplumda aile toplumun en temel kurumu olarak değerlendirilmiştir. Her türlü değişkene karşı bu böyle bilinmektedir. Zaman zaman aile kurumunun işlevlerinin farklı kurumlara tahsisi noktasında birtakım çalışmalar yapılmıştır ancak başarıya ulaşamamıştır” değerlendirmesinde bulundu. Demir, ailenin tüm toplumlar tarafından pozitif bir değer taşıdığını da sözlerine ekleyerek “Ailenin pozitif bir değer olarak her toplumda yer alma özelliği tarih boyunca değişmemiştir” dedi.
Sakarya Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Rahmi Karakuş ise “İnsancılık Dünya Görüşlerinde Ailenin Anlamı” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Sekülerliğin hayatın her alanına sirayet ettiğini ifade eden Karakuş, “Bunu çok iyi görmezsek geleceğimizi iyi okuyamayız. Günümüzde ‘flu’laşan bir aile kavramıyla konuşuyoruz, diğer bir deyişle lümpen bir anlayışla aile kavramını konuşuyoruz. Bu noktada ben biraz kavram işçiliği yapmanın gerekliliğini ifade etmek istiyorum. Aile olmak evliliğin başka bir aşamasıdır. Böyle anlaşılmazsa aile kuran insanlar ailelerini çok kısa sürede dağıtılabiliyor, bu görülebilir. Ancak aile dediğimiz kavram çok daha kapsamlı ve kapsayıcı bir kavramdır” ifadelerini kullandı.
“Değer Olarak Aile” Başlıklı Oturumun İkinci Kısmı Gerçekleştirildi
“Değer Olarak Aile” başlıklı oturumun ikinci kısmı gerçekleştirildi. Bu oturumun başkanlığını, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdinç Yazıcı yaparken konuşmacılar ise şu isimlerden oluştu: Kırıkkale Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zekeriya Akman, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Şamil Öçal, Selçuk Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. İslam Can, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammet Enes Kala.
Oturum başkanlığını yapan Erdinç Yazıcı, gündemde yoğun olarak tartışılan aile kavramıyla alakalı bu kongrenin gerçekleştirildiğini ifade ederek kongrenin hayırlı sonuçlara vesile olmasını temenni etti.
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Şamil Öçal, “Yeni Bir Aile Yaklaşımı Denemesi: Ailenin Fıkhından Ailenin Hikmetine” başlığıyla konuşmasını gerçekleştirdi. Aile kavramını “hikmet” bağlamında ele alacağını belirten Öçal, “İslam düşüncesi tarihine baktığımızda aile insan yetiştirme bakımından, şahsiyetli kişiler bakımından önemlidir. Bugün koruduğumuz ‘aile’ kavramı modern bir unsurdur. Geleneklerimize baktığımızda ‘aile’ böyle değildir. Friedrich Nietzsche’den bir alıntı yapacak olursak aile kavramının git gide daralacağını hatta biteceğini düşünüyor. Bu meşhur öngörü o yüzden kıymetini hala korumaktadır. Geriye dönecek olursak geleneğimizde bahsettiğimiz aile kavramı çok daha geniş bir olguyu ifade eder, günümüzde ise bu kavram daraltılmıştır” diye konuştu.
Çekirdek Aile Kavramı Değişmeye Başladı
“Aile Reisi Olarak Hz. Peygamberin Örnekliği” başlığında sunumunu gerçekleştiren Kırıkkale Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zekeriya Akman, hem ayet hem de hadis örnekleriyle Peygamberimiz Hz. Muhammed’in döneminden örnekler paylaştı. Günümüzde de Peygamberimizin bu konudaki düşüncelerinin önemini koruduğunu ifade eden Akman, “Bu ışıkta aile kavramının önemini çok daha iyi bir şekilde anlayabiliriz” dedi.
Ailenin ilk insandan beri var olduğunu ifade eden Selçuk Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. İslam Can ise “Çekirdek Aile Çerezleşiyor mu? - Ailenin Geleceğine Dair Sosyolojik Mülahazalar” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, “Çekirdek aile tipinden aile kavramının uzaklaştığını söyleyebiliriz. Bu noktada çekirdek aile kavramının da değişmeye başladığını ifade etmek gerekiyor” diye konuştu.
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammet Enes Kala da kongrede “Ferdin Bânisi, Toplumun Vitrini ve Âlemin Aynası Olarak Aile” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Ailenin toplumun temel yapı taşı olduğunu anlatan Kala, “İnsan ailede yetişir ve olur. Daha sonra ise toplumla tanışır ve toplum içinde neşet eder. Bu yüzden toplumların oluşmasında ve karakterinde aile yapısının önemi de büyüktür. Biz ailede mensubiyetimizi öğreniriz aidiyetimizi öğreniriz” ifadelerini kullandı.
İkinci günün ilk oturumunda oturum başkanlığını Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Şamil Öçal üstlendi. Oturumda konuşmacılar ise şu isimlerden oluştu: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Emir Kaya, Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Ahmet Gökçen.
Prof. Dr. Şamil Öçal, aile olgusunun insanların birbirlerine duydukları ihtiyaçtan hasıl olduğunu belirtti. Öçal daha sonra sözü Doç. Dr. Emir Kaya’ya verdi.
ASBÜ Öğretim üyesi Doç. Dr. Emir Kaya, “Devlet Gölgesinde Aile” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Ailenin devlet yapısından daha önce teşekkül etmiş bir olgu olduğunu ifade eden Kaya, “Ailenin olmadığı bir yapı görmek tüm tarih içerisinde imkânsız. Farklı aile tipleri var; ana-erkil, ata-erkil gibi ancak aile her toplumda mevcuttur” dedi.
Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Ahmet Gökçen ise “Tarihsel Perspektifte Ailenin Dönüşümü: Alternatif Bir Okuma” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda aile kavramının günümüzde bazıları tarafından “cinsellik” üzerinden tanımlandığını ancak tarihsel süreçte bu kavramın oldukça geniş bir perspektifi ifade ettiğini aktardı. Gökçen, ancak yaşadığımız son yüzyıla kadar aile kavramının farklı çeşitleriyle günümüze dek ulaştığını belirtti.
Kongre II. Oturumda Gerçekleştirilen Sunumlarla Devam Etti
İkinci günün II. Oturumunda ise oturum başkanlığını Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Kent üstlenirken, Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Yasemin Kâhya, Sakarya Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Mehmet Kaya konuşmacı olarak yer aldı.
Oturum Başkanlığını üstlenen ASBÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Kent, oturumda “Aile ve Kültür” konusunun irdeleneceğini belirterek konuşmacılara başarılar diledi. Kent, ailenin geçmişten günümüze çok önemli bir olgu olageldiğini ifade ederek “Günümüzde de aile kavramı ehemmiyetini koruyor” dedi.
Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Söylemi Karşısında Aile” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Yıldırım, “Aile ve Kültür” konusunun oldukça önemli bir olgu olduğunu ifade etti. Yıldırım, ailenin kültür içinde var olduğunu belirterek “Birçok kültür içerisinde var olan ailenin farklılaşan rolleri ve çeşitli özellikleri tarihten bu yana aile olgusunu bu noktaya taşımıştır. Ancak bazı kültürler tarafından aile kavramı üzerine sıfırdan bir çalışma yapılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
ASBÜ Öğretim üyesi Dr. Yasemin Kâhya, “Ebeveynlikte Son Dönem Dönüşümler: Aile Sistemindeki Ortak Ebeveynliğin Bağlanma İlişkileri Üzerindeki Etkileri” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, çeşitli istatistiki verileri paylaşarak günümüzde ebeveynlikteki dönüşümlere dair önemli hususlara değindi.
Sakarya Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Mehmet Kaya, “Aile Dayanıklılığı” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Kaya sunumunda dayanıklılık kavramını açıklayarak “Bazı insanlar için psikolojik dayanıklılık doğal olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak insanları dayanıklı kılabilen çeşitli durumlar da gerçekleşmiş olabiliyor. Aile de toplumun en önemli yapı taşı olduğundan bu olgunun dayanıklılığı da bireylerin dayanıklılığıyla ilişkili” değerlendirmesinde bulundu.
Kongre III. Oturumda Gerçekleştirilen Sunumlarla Devam Etti
III. oturumda ise ASBÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci oturum başkanlığı yaparken, konuşmacılar ise şu isimlerden oluştu: ASBÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Çevik, İbn-i Haldun Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Alev Erkilet, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Refik Korkusuz, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim üyesi Merve Akkuş Güvendi.
Oturum başkanlığını üstlenen Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi “Bireyleri korurken aileyi nasıl koruduğumuzu da düşünmek gerekiyor. Görebildiğim kadarıyla bizim aile ile ilgili bir problemimiz var. Nasıl bir gelecek istediğimize karar vermiş görünmüyoruz. Bu kararı verdiysek eğer aileyi oluşturan insanların eğitimine bir daha bakmamız gerekiyor. Aileye bakış açısı bir takım uluslararası anlaşmalar ile çözülebilecekmiş gibi durmuyor. Anlaşmayı yapınca problemler çözülmediği gibi anlaşmadan çıkınca da problemler çözülmüş olmayacak” ifadelerini kullandı.
Kireççi, daha sonra sözü ASBÜ Öğretim Üyesi Çevik’e verdi. Aile kavramının ideolojik yansımalarını irdeleyen ve çeşitli ideolojiler kapsamında aile kavramını ele alan Çevik “Feminist ideolojinin logosu nedir diye sorarsak ‘kadının hakları tarihsel olarak gasp edilmiştir ve bu geri alınmalıdır’ der. Feminizmin aileye yaklaşımı çoğunlukla aile içindeki güç ilişkileri üzerinden gerçekleşir. Feminizm aile kurumunun yeniden yorumlanması gerektiğini söyler çünkü kültürel ve dini bakış açısının erkek egemen olduğunu düşünür” diye konuştu.
Daha sonra “Gelenek ve Modernite arasında aile” başlığı ile sözü alan Prof. Dr. Alev Erkilet ise aile kurumunun Müslüman toplumlarda Batı’ya karşı oluşan savunma psikolojisinin bir sonucu olarak “son kale” olarak tanımlanmaya başlandığını söyledi. Erkilet, modernitenin bütün kötülüklerin kaynağı olarak görülmesinin doğru olmadığını vurgulayarak “Moderniteye karşı olan bu yaklaşım “Biz aslında çok doğru aile yapılarına sahip toplumlarız ve şimdi bunları korumalıyız’ diye başladık ancak bu yaklaşımla eleştirel yaklaşımların önünü de kapatmış olduk” diye konuştu.
“BM Sözleşmelerinde Ailenin Korunması” başlığı ile oturuma katılan Prof. Dr. Refik Korkusuz ise İstanbul Sözleşmesi ile ilgili eleştirilere de değinerek “İstanbul Sözleşmesi tek başına boşanmayı arttırmaz ya da azaltmaz. Bu ikisi birbirinden farklı şeylerdir” dedi. Sözleşmeye büyük oranda karşı çıkmadığını ancak Türk toplum yapısına uymayan bazı ibarelerden dolayı ihtiyatla yaklaştığını belirten Korkusuz, yeni bir alternatif üretilmediği sürece çelişkinin devam edeceğini söyledi.
“Türkiye’de Aile Politikaları” başlığı ile oturumun son konuşmacısı olan Merve Akuş Güvendi ise İzin politikaları, Çocuk bakım hizmetleri, nakit transferleri ve vergi avantajları ile diğer aile destek programlarına değindi. 2000 sonrası gelişmeler, sosyal riskler ve aile politikalarını da değerlendiren Güvendi, “Türkiye’de değerlerin korunabilmesi için aslında daha cömert izin poltikaları ödemelerin sağlanması gerekyor. Türtkiye’de devletin, ailenin hali hazırda devam eden güçlü konumunu düşünerek kendi özgün şartları içerisinde aile için bütünlüklü ve sürdürülebilir politikalar izlemesi gerekiyor” yorumunda bulundu.
Kongrenin İkinci Günü IV. Oturumla Sona Erdi
Aile Kongresi’nin ikinci günü gerçekleştirilen IV. Oturum ile sona erdi. IV. Oturumda oturum başkanlığını Kırıkkale Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Zekeriya Akman yaptı. Oturumda konuşmacılar ise şu isimlerden oluştu: Karabük Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Neşe Yıldız, SESRIC Araştırma Görevlisi Dr. Cem Tintin, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Ümmühan Kaya, ILO Türkiye Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Diyalog Yöneticisi Dr. Ayşe Emel Akalın.
“Uluslararası Sözleşmelerde Aileye Bakış” başlığı ile oturuma katılan Doç.Dr. Neşe Yıldız, Uluslararası sözleşmelerin tarihsel seyrini ve aileyi, kadını korumaya yönelik yaklaşımlarını anlatarak başladığı konuşmasında daha sonra bu sözleşmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kadına karşı şiddet konusuna da değinen Yıldız, “Bazı sözleşmelerde adeta şunu görüyoruz; ‘aile kadına şiddetin merkez üssü ve biz kadınları buradan kurtarmalıyız.’ Elbette ki bu taraf var ama bunu genellemek doğru değil” diye konuştu.
“İslam İşbirliği Teşkilatı ve Aile Politikaları” konusu ile oturuma katkı sunan SESRİC Araştırma Görevlisi Cem Tintin ise İslam İşbirliği Teşkilatının aile hakkındaki çalışmalarından söz etti. Tintin, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 2017 yılında yaptığı toplantıya değinerek “İslam işbirliği teşkilatı aile konusunda bakanlar seviyesinde bir toplantı düzenlemiştir. Bu toplantıda aile kurumunun güçlendirilmesie yönelik bir strateji belgesi hazırlanması kararı alınmıştır. Evlilik kurumunu güçlendirmeden aile kurumunu gülendirmek çok da mümkün değil. İslam ülkelerinin aile konusunda yaşadığı sorunlar tespit edildi ve çözüm önerileri sunuldu” dedi.
“Toplumsal Değerlerin Türk Aile Hukukundaki Yansımaları” başlığı ile konuşmacı olarak katılan Dr. Ümmühan Kaya ise aile hukukunu ele alarak “Aile her ne kadar bir hukuk dalı olsa da bir çok hukuk dışı faktöre sahip. Dini inancın, örflerin ve toplumsal yaklaşımların hakim olduğu bir alandır. Aile hukukunda eşler ve çocuklar için yükümlülüklerden bahsedilse de bu yükümlülükler daha çok manevi ve ahlaki düzlemde kalmaktadır. Bu nedenle aile hukuku daha soyut bir yapıdadır” ifadelerini kullandı. Aile içi sorunlara ilişkin konuşan ve boşanmalara değinen Kaya, Eşlerden biri veya çocuklar hak ihlaline uğruyor ise burada ailenin korunması da doğru bir yaklaşım olmaz. Burada aileyi değil bireyi korumak gerekir” diye konuştu.
Son olarak sözü alan Dr. Ayşe Emel Akalın ise çalışma hayatında kadının yeri ve karşılaştıkları durumlara değindi. Akalın, kadınların çalışma hayatında daha az yer aldığını belirterek Türkiye’de kayıt dışı çalışma oranının kadınlarda daha fazla olduğuna dikkat çekti. Kadınların iş hayatında karşılaştığı fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle yükselemediğini veya iş hayatından çekildiğini belirten Akalın, “Bugün pek çok kadın evde veya iş yerinde karşılaştığı şiddet nedeniyle çalışma hayatına katılamıyor. Oysa kadının çalışması yoksulluğu azaltıyor. Eğitim ve refahı yükseltiyor. Aile yaşamının ekonomik olarak da daha iyi hale gelmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Kongrenin üçüncü gününde ilk oturumun başkanlığını Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım üstlendi. Konuşmacılar ise şu şekilde: Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Develi, İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Faruk Taşçı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. M. Fatih Öztek.
Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, “İş-Hayat Dengesi ve İstihdam” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda iş yaşam dengesine bireysel değil hane halkı olarak bakmamız gerektiğini ifade ederek “İkinci sorunumuz Türkiye gibi bazı ülkelerde çalışma süresi halen yüksek. 3. Sorun ise yüksek vasıflı çalışanlarda aşırı çalışma süresinin arttığını görüyoruz” diye konuştu.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Abdülkadir Develi ise “İktisat ve Aile” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Develi, “Hane halkı aile ekonomideki en temel birimdir. Geleneksel algıda hane halkı eşittir ailedir. Aile hem üretim hem de tüketim sürecindedir. Ailenin sahip olduğu nitelik devletin üretim ve tüketim niteliğini içerir. Aile karar alan en mikro ekonomik aktör grubudur diyebiliriz. Ekonomik ve demografik olarak sürekli kararlar almaktadır. Bu kararlar o kadar önemlidir ki toplumların eğilimini,, tasarruf ve tüketim eğilimlerini niteler. Kadın evde olmasına rağmen dolaylı olarak üretim sürecine katkı sunduğu için önemli bir noktadadır ekonomik olarak” dedi.
Aile, Hak ve Sorumluluk Odaklı Bir Yapıdır
İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Faruk Taşçı, “Sosyal Politikalarda Aile” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, “Gelenekteki her şeyin olumlanması ayıklanmadan kabullenilmesi gibi bir sorunumuz da var. Aile dediğimiz yapı sadece hak odaklı bir yapı değil hak ve sorumluluk odaklı bir yapıdır. Anne hakkı ve sorumlulukları demezseniz iki sonuç olur. Birisi ailedeki fertler arasında kaçınılmaz bir çatışma olur. Bunun da iki yansıması var birisi şiddet diğeri kuşaklar arası çatışma. İkinci sonuç ise toplumda sorumluluk meselesi sosyalleşmenin baş nedenidir. Sosyalleşme ailede problemli olacağı için bu fertler topluma çıktığında sosyal eksiklik olduğu zaman sorunlar çıkacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Üçüncü günün son sunumunu ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. M. Fatih Öztek yaptı. “Aile ve Vergi Politikaları” başlığında sunumunu gerçekleştiren Öztek, “Türkiye’de aile maalesef OECD ülkeleri kadar desteklenmiyor. Türkiye’de çocuklu aileler OECD ülkelerinin 6’da 1’i kadar destekleniyor. Ailenin desteklenmesinde evli ve 2 çocuklu ailenin desteklenmesi %26,5 değil ,1’e düşürülmesi gerekiyor. Türkiye’de çocuklu aile Almanya’daki ailenin 11’de 1’i kadar destekleniyor. Türkiye’de eşlerin iş gücüne katılımı desteklenmiyor. Bu sorunlarla başa çıkılması gerekiyor” diye konuştu.
Kongre, Üçüncü Gününde Gerçekleştirilen II. Oturumla Devam Etti
Kongrenin son oturumda ise oturum başkanlığını Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Türer yaptı.
İlk olarak konuşan ÇASGEM ÇSG Eğitim Uzmanı Ceylan Güliz Bozdemir ise “Çalışma Hayatında Mobbing ve Şiddet” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi.
Bozdemir konuşmasına “İşyeri şiddeti” kavramını tanımlayarak başladı. Bozdemir, “İşyerinde şiddet çalışanların işle ilgili ortamlarda saldırı, tehdit, istismar ve diğer şiddet davranışlarına maruz kalmaları olarak tanımlanıyor. Türlerine baktığımızda bunların fiziksel ya da psikolojik olduğunu görmekteyiz. Ne yazık ki bu kavram son yıllarda üzerinde durulan en önemli konulardan biridir. Bu olgunun ise etkileri oldukça büyük ve yıkıcı olabilmektedir” diye konuştu.
Belçika Louvain Üniversitesi Öğretim üyesü Dr. Refia Kaya ise “Pozitif Ayrıncılığın Aile Hayatına Etkileri” başlığıyla sunumunu gerçekleştirdi. Kaya, pozitif ayrımcılığın aile hayatına hem pozitif hem de negatif etkilerinin olabildiğini ifade etti. Kaya, “Pozitif ayrımcılık uygulamaları tam manasıyla eşitliği sağlamak üzere uygulanan bir uygulama. AB mevzuatına baktığımızda özellikle cinsiyet temelinde yapılan pozitif ayrımcılığın çok tanımlandığını ve üzerinde durulduğunu görüyoruz” dedi.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul ise “Sözleşmelilik ve Aile” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Tonbul şu şekilde konuştu: “Aile temelini esastan sarsan, kimliğini ve birliğini bozan her türlü sözleşme ve sözleşmelilik bizim değerlerimizle bağdaştırılamaz ve toplumumuzda yeri yoktur. İzmir’den Diyarbakır’a bir öğretmen atayıp o sınıftaki 20 öğrenciyi sevindiren devlet, ailesi İzmir’de kalan öğretmenini, İzmir’de babasından ayrı kalan evladını da düşünmeli. Sözleşmeli personel istihdamı, tek çeşit olmamakla birlikte, çeşitli hizmet kollarına yönelik pek çok farklılık gösterebilmektedir. Kırka yakın sözleşmeyle çeşitlilik gösteren sözleşmeli istihdamı, ne uygulamada eşitlik ne de adil sonuç doğuracak bir istihdam modelidir.”
Oturumun son sunumunu ise İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır gerçekleştirdi. Özkır, “Ailenin dönüştürülmesinde medyanın etkisi” başlığıyla gerçekleştirdiği sunumda, “Kitle iletişim araçlarının toplum, bireyler ve doğal olarak aile üzerindeki etkisi konusunda büyük ölçüde ortak bir kanaat vardır. Tarihsel olarak bakıldığında kitle iletişim araçları üzerine ilk çalışmaların yapılmaya başlandığı 20. Yüzyılın başından bu yana bu yaklaşım oldukça güçlüdür” ifadelerini kullandı.