Toç Bir-Sen 3. Bölge Toplantısı Eğitim Programı 13 ilden gelen teşkilat mensuplarının katılımıyla Afyonkarahisar’da gerçekleştiriliyor.
Bursa, Bilecik, Balıkesir, Kütahya, Eskişehir, Manisa, Uşak, İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Burdur, Isparta illerini kapsayan toplantının ilk günü Kur’an-ı Kerim tilaveti ve açılış konuşmalarıyla başladı.
Programın açılışında katılımcılara seslenen Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk konuşmasına Memur-Sen’in Kurucu Genel Başkanı Merhum Mehmet Akif İnan, dava ve yol arkadaşları Tahsin Suda, Serdar Güllüoğlu, Remzi Şanlı, Yılmaz Osanmaz ve ebediyete irtihal eden tüm teşkilat mensupları ile vatanımızın selameti, bayrağımızın özgürce dalgalanması, ezanımızın en gür seda ile okunması için, devletimizin ilel ebet payidar kalması uğrunda şehadete yürümüş tüm kahramanlarımıza ve şehitlerimize rahmet dileyerek başladı.
“BİZİM MÜCADELEMİZ, HAKKI ÜSTÜN TUTMA MÜCADELESİDİR”
Öztürk; Türkiye’nin en büyük emek hareketi olarak; her daim Hakkı ve hakikati haykırmış ve haykırmaya devam eden bir aile olduklarının altını çizerek “Bizler Memur-Sen ve Toç Bir-Sen Ailesi olarak; idealleri uğruna fedakarlıktan kaçınmayan, “Allah’a kul olmayan, davasına er olamaz” anlayışında olan ve bu yolda olmaktan onur duyan bir teşkilatız” dedi.
“Bizim mücadelemiz, hakkı üstün tutma mücadelesidir” diyen Öztürk konuşmasını şöyle sürdürdü: Bizler; Kardeşlik şuuru ve birlik ve beraberlik ruhuyla nefsini dizginlemek, makam ve mevkilerin gelip geçici birer araç olduğunun şuurunda olan ve nefsine galip gelmek için “Önce Kardeşim” diyenleriz. Biz; Vatanlarından, yurtlarından zorla çıkmak zorunda kalmış, zulümler altında her gün ölüm-kalım savaşı veren mazlum coğrafyaların son umudu, hasretle beklediği, yeni dünyanın temellerini atan, bu uğurda alın teri dökenleriz. Biz; Ülkesi ve milleti için kim var denildiğinde değil, kim var denilmeden kendiliğinden “ben varım” diyerek en önde olan, taşın altına önce elini uzatma erdeminde olanlardanız.
Biz; İki Cihan Peygamberimizin, “İki günü eşit olan aldanmıştır. Gününe ilavede bulunmayan ziyandadır.” öğüdüne uymak için çalışan, bu aziz milletin huzur ve refahı için koşan, koşturan bir aileyiz. Bizim mücadelemiz, Hakkı üstün tutma mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, adalet mücadelesi, adaleti tesis etme mücadelesi. Bizim mücadelemiz, Milletimizin değerlerini yüceltme, Milletimizin kutsallarını yaşatma ve onlara sahip çıkma mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, ezelden ebede şanlı bir tarih yazan Anadolu mücadelesi, Yeni Türkiye, Büyük Türkiye mücadelesidir.”
“MAZERET DEĞİL, MAHARET SAHİBİ İNSANLAR OLMALIYIZ”
Memur-Sen’in kamu çalışanlarının yanı sıra milletimiz, ümmet ve mazlum coğrafyalar için sorumluluk üstlenen, mücadele eden ve ter akıtan bir erdemliler hareketi olduğunun altını çizen Öztürk, üstlendikleri bu sorumluluğu yarınlara taşımak mesuliyetini taşıdıklarını dile getirdi.
“Bu milletin istikbalini kendi istikbali gören bizler, yarınlarımız adına daha huzurlu, daha güçlü bir gelecek için önce kendimizi yetiştirmeli, sonrasında nesillerimizi yetiştirerek onlarında bu millet için, bu devlet için mücadele vermeye hazır birer insan olmaları için onları hazırlamalıyız” diyen Öztürk; “İnandığımız ve asla vazgeçemeyeceğimiz değerler uğrunda, önce kendimiz adanmalıyız. Adanmış değilseniz, aldanmış olabilirsiniz. Bugün bize emanet edilen bu mücadeleyi, bize yüklenen bu sorumluluğu yarınlara daha güçlü şekilde taşımak ve devam ettirmek zorundayız.
Çünkü; Türkiye’nin en büyük, en organize olmuş sivil toplum hareketi olan Biz Memur-Sen ve Toç Bir-Sen’den beklentiler çok büyük. Bu toplumu harekete geçirecek, haksızlıklar karşısında sesini yükseltecek ve sessiz yığınları harekete geçirecek olanlar bizleriz. Kendimiz için, Teşkilatımız için mesuliyet sahibi, verimli bir nefer olmak istiyorsak; Mazeret sahibi insanlar değil, maharet sahibi insanlar olmalıyız. Arkalarında Hak’kın gücünü hissedenler asla mazeretlerin arkasına sığınmazlar. İnandığı ve mücadele ettiği bu zor yolda bizlere gereksiz konuşan değil, sorumluluğunu kuşanan insanlar gerek. Eyleme geçen, düşüncesini hareketleriyle somutlaştıran, hadi dendiğinde ben’mi demeyen, her zaman ve her yerde eylem ruhunu kuşanan insanlar gerek. Hedefine bir an önce ulaşmak için, oturan-bekleyen insanlar değil, koşan, durmayan insanlar gerek bizlere. Her yere kendimiz koşamayız, her yere yetişemeyiz. Ama organize olursak, ekibimizle birlikte koordineli olursak ve sürekli olarak koşarsak hedeflerimize ulaşmak için bir engel kalmayacaktır” dedi.
“BİZLER, İDEALİ OLAN, HEDEFİ OLAN, BAŞKASIYLA DEĞİL, KENDİSİYLE YARIŞAN BİR TEŞKİLATIZ”
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Genel Başkan Öztürk teşkilat mensuplarına Toç Bir-Sen’in Hak, emek ve ekmek mücadelesine kattıkları değer döktükleri alınteri için teşekkür ettiği konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Teşkilat ruhu size bir amaç verir. Boşa geçirilen onca zamanın aksine, içinde görev ve sorumluluklar yüklü dolu dolu geçirilen ve siz gayret ettikçe etrafınızda mutlu olan insanların olduğu anlar hediye eder. Teşkilat ruhu size bir inanma azmi verir. Uçsuz bucaksız bir hayal verir ve hayallerinizi ekip arkadaşlarınız ile birlikte gerçekleştirme fırsatı sunar. Onun içindir ki; Teşkilatımızın güçlü olması için önce kendimiz güçlü olacağız. Bizler, ideali olan, sevdası olan, hedefi olan, başkasıyla değil, kendisiyle yarışan bir teşkilatız. Hep birlikte planlı, programlı ve disiplinli bir şekilde çalışacağız. Temel dinamiklerimizden birisi de “ben” değil, “biz” olacak, “tek” değil “birlikte” olacağız.
Hedeflerimize doğru yürürken asla gevşemeyeceğiz. Yürüdüğümüz yolda asla ümitsizliğe düşmeyeceğiz. “Allah’a kul olmayan davasına er olamaz” düsturumuzu her daim hatırda tutacağız. Bu davada omuz omuza yürüdüğümüz, Türkiye’nin en büyük ailesini daha da büyüten tüm dava arkadaşlarıma, yönetim kurulu üyelerimize, İşyeri temsilcilerimize, Kadınlar Komisyonlarımıza, Engelliler Komisyonlarımıza, dünden bugüne emek veren ömür ve gönül veren tüm değerlilerimize teşekkür ediyorum.”