Bilindiği üzere, tüketim ürünlerinde ve zorunlu harcama kalemlerinde özellikle 2021 Eylül Ayından itibaren gerçekleşen beklenmedik fiyat artışları ve finansal istikrarsızlık, başta kamu görevlileri ve emeklileri olmak üzere sabit gelirlilerin alım gücünü düşürmüştür. Özellikle 2021 Aralık Ayı itibarıyla ortaya çıkan enflasyon rakamları, son yıllarda gerçekleşen aylık enflasyon rakamlarının üzerindedir. Kısacası tahminlerle uyuşmayan enflasyon rakamları karşımıza çıkmakta ve kamu görevlilerimizin maaş/ücretleri erimeye devam etmektedir.
Pandemi süreciyle beraber bütün dünyada başlayan fiyat artışları ve daha sonrasında özellikle bölgesel ve küresel düzlemde oluşturulmaya çalışılan siyasi krizler, nihayetinde ekonomik krize dönüşerek yüksek enflasyon rakamlarına maruz kalmamıza neden olmuştur. Sadece son 1 aylık fiyat artışlarını baz aldığımızda; şekerden una, yumurtadan ete, elektrikten doğalgaza, benzinden motorine, toplu taşımadan diğer emtia fiyatlarında gerek kötü niyetli satıcıların uygulamaları gerekse yakın çevremizde devam eden savaş nedeniyle azımsanmayacak oranda artışlar gerçekleşmiştir.
1 Nisan 2022 tarihinde açıklanan zamların, Mart Ayı enflasyon oranına dahil edilmeden “bir ay sonraki enflasyon rakamlarına dahil edilecek” şekilde açıklanması alım gücünün bugünden düştüğünü fakat bir ay sonra enflasyon rakamlarına yansımış olacağı gerçeğini de değiştirmemektir. Yıl sonu enflasyon beklentilerinin güncellenerek %40’ların üzerine çıktığı ve mutfaktaki enflasyonun daha da hissedileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Diğer taraftan fiyat artışlarının engellenmesine yönelik hükümet tarafından KDV indirimi, vergi muafiyeti ve stokçuların denetimlerinin sıkılaştırılması gibi önlemler alınmış olması oldukça olumlu olmasına rağmen, bu tedbirlerin artan fiyatlar üzerindeki genel yansıması maalesef düşük kalmıştır.
Özetle, enflasyon hayatımızda sadece rakamsal bir veri olmaktan çıkmış, bütün kesimlerin bizzat odak noktası haline gelmiştir. Nitekim Şubat ayı itibarıyla %8,31’lik enflasyon farkı oluşmuş ve Ocak ayı başından itibaren kamu görevlileri harcamalarını birikimlerinden/tasarruflarından ödün vererek gerçekleştirmiştir. Nihai olarak bütün bu veriler ve tespitler söylemlerimizi, gözlemlerimizi haklı çıkartmış ve enflasyonist ortamda ilave olarak verilen iyileştirmenin ATEŞİ ALIP KÖZÜ SÖNDÜRMEYE YETMEYECEĞİ tezimizi doğrulamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki; enflasyon farkı, kayıpların telafisini değil maaş/ücret tutarlarının geleceğe yönelik tedavisini sağlamasına karşın geçmişe dönük kayıpları gidermeye yetmiyor.
Memur-Sen olarak önceliğimiz; enflasyonun durdurulması, enflasyona dair atılacak adımların kapsamının genişletilmesi, enflasyonla mücadelede topyekun kararlı bir duruş ortaya konulması, eşel mobil sistemi gibi ek tedbirler alınarak alım gücünün korunması ve başta kamu görevlilerimiz ve sabit gelirlilerin enflasyona ezdirilmemesidir.