Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk, Akit TV’de canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalarda ve değerlendirmelerde bulundu.
“BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”
Ülkemizde Koronavirüs mücadelesi ile ilgili görüşlerini paylaşan Genel Başkan Hüseyin Öztürk, Türkiye’nin bu mücadelede tüm dünyaya örnek olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü tarihten bu yana salgınla mücadelede; Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Sağlık Bakanımız ve tüm sağlık çalışanları, Tarım-Orman Çalışanları, Emniyet ve jandarma teşkilatlarımız ve vefa destek gurupları büyük bir özveriyle üzerine düşeni yapıyor, hepsine teşekkür ediyorum. Virüsle mücadele alınan tedbirlerin yerinde ve çok doğru kararlar olduğunu düşünüyoruz. Salgının seyrine göre yetkililer gerekli kararları, önlemleri de almaya devam ediyorlar. Bu noktada vatandaşlar olarak bizlere düşen bu tedbirlere uymak, gereğini yerine getirmek. Buradaki en önemli tedbir, zorunlu hallerin dışında, işine gitmek zorunda olmayan kimselerin evden çıkmamalarıdır. Hafta sonunda uygulanan kararlar bizlere daha tedbirli olmamız gerektiğini, bu sürece daha hazırlıklı olmamız gerektiğini ve bu konuda alınan tedbirlere harfiyen hep birlikte uymamız gerektiğini gösterdi. İnşallah birlikte başaracağız, birlikte omuz omuza verirsek başaracağız. Aksi takdirde bu süreçte yenik düşeriz”
“GÜÇLÜ TARIM, GÜÇLÜ YARIN DEMEKTİR”
Tarım-Ormancılık Hizmet Kolu’nun Yetkili Sendikası Toç Bir-Sen olarak, Kovid-19 salgınının en stratejik sektörlerin başında gelen tarım sektöründe oluşabilecek olası olumsuzlukları ve çözüm önerilerini; “Koronavirüsün Türkiye Tarımına Olası Etkileri ve Çözüm Önerileri” isimli odak analiziyle kamuoyuyla paylaştıklarını kaydeden Öztürk, Salgın sonrası oluşacak yeni dönemde, gıda güvencesini sağlayan hatta tarımsal üretimde kendi kendine yeten yani “Gıda Egemenliği”ni sağlayan ülkelerin süper güç devletler olarak anılacağına vurgu yaptıklarını kaydetti.
Öztürk tarımda üretim seferberliği çağrısında da bulunarak; “Gıda egemenliği için; ülke olarak tarımsal üretim noktasında tabiri caizse bir karış boş toprak parçası bırakmayacak şekilde bir üretim seferberliği başlatmalıyız. Bunu yaparken sadece kurumlardan beklenti içinde olmamalı, bu seferberliği kendimize kutsal bir görev addetmeliyiz. Güçlü Tarım, Güçlü Yarın demektir. Güçlü yarınlar için toprağımıza sahip çıkmalı, daha fazla üretmeliyiz” dedi.
“TARLADA İZİMİZ OLURSA, AMBARDA YÜZÜMÜZ GÜLER”
Genel Başkan Öztürk, Akit Tv Ankara Haber Müdürü Sami Dadağlıoğlu’nun, Koronavirüsün Türk Tarımına olumlu ve olumsuz etkilerinin neler olabileceğine dair sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Biz lider bir ülkeyiz. Bu etkileri sadece ticari olarak düşünmemek gerekir. Biz bugün 34 ülkeye tıbbi malzeme gönderiyoruz. Birilerinin korsanlık yaptığı bir dünyada Türkiye Cumhuriyeti olarak bir örnek teşkil ettik ve o insanlara tıbbi yardım desteği sağladık. Evet salgının etkileri olacaktır ama “Tarlada izimiz olursa, ambarda yüzümüz güler!” Sloganımız bu olmalı, bu şiarla çalışmalı, üretim yapmalı, arazide olmalıyız. Bu anlamda çiftçiye ne tür destek verilmesi gerekiyorsa ivedilikle verilmelidir. Gıda güvencesinin temin edilmemesi durumunda yaşanabilecekleri hepimiz tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla sürecin bu noktalara gitmemesi için tarlada izimiz olmalı ki ambarda yüzümüz gülebilsin.
Bu noktada; Memur-Sen Konfederasyonu olarak, salgının önlenmesine yönelik verilen bu mücadelede, tüm milli meselelerde olduğu gibi Devletimizin yanında durmaya da devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde başlatılan “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” yardım kampanyasına 1 Milyon TL, İHH, Kızılay ve Deniz Feneri Dernekleri aracılığı ile de 1 Milyon TL olmak üzere toplam 2 Milyon TL bağışta bulunduk. Ayrıca birer maaşımızla da bu kampanyaya omuz vermeye gayret ediyoruz.”
“BAKANLIK ÇALIŞANLARIMIZ DA SAĞLIKTA ŞİDDET YASA TEKLİFİNE DAHİL EDİLMELİDİR”
Programda sağlıkta şiddet yasa teklifinin kapsamının genişletilerek Tarım-orman çalışanlarının da dahil edilmesini istediklerinin altını çizen Öztürk; “TBMM başkanlığına sunulan ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek amacı ile yapılan yasal düzenlemeyi desteklediğimizi, ancak kamu görevleri nedeni ile şiddete uğrayan tarım orman çalışanlarımızın da bu düzenlemeye eklenmesi gerektiğini Sayın Bakanımıza ilettik.
Yani söz konusu yasal düzenlememin kamu görevi nedeniyle şiddete maruz kalan tüm kamu çalışanlarını da kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ediyoruz” dedi.
“VETERİNER UYGULAMA ÜCRETLERİ DESTEKLEMEDEN ÖDENMELİ”
Öztürk ayrıca salgın nedeni ile veteriner hizmetlerinin yürütülmesi sırasında karşılaşılabilecek risklerin de ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti: “Hayvan hastalıklarının önlenmesi amacıyla bu dönemde Veteriner Hekimler tarafından aşı uygulamaları yapılmaktadır. Yapılan aşı karşılığı vatandaştan uygulama ücreti alınmaktadır. Personel ile vatandaş arasında gerçekleşen para alışverişi nedeniyle salgının personelimize bulaşma ve yayılma riski oluşmaktadır. Salgınla mücadele açısından risk oluşturacak bu durumu Bakanlığa bildirerek, riskin ortadan kaldırılması için bir de çözüm önerisi sunduk.
Bakanlığımızdan “Hayvancılık Desteklemeleri Uygulama Tebliği’nde değişiklik yapılarak, kamuda çalışan veteriner hekim, veteriner sağlık teknikeri ile teknisyenlerine ödenecek uygulama ücretlerinin de serbest veteriner hekimlerde olduğu gibi destekleme üzerinden ödenmesinin sağlanmasını talep ettik. Bu sayede elden para alışverişinin ve dolayısı ile olası risklerin ortadan kaldırılması sağlanmış olacaktır.”