Hak, emek, ekmek ve adalet mücadelesiyle geçen tam 27 yıl…
İdeolojilerin değil, emeğin ve emekçinin değerini savunmak ve yükseltmek için 9 Haziran 1995 yılında kurulan Memur-Sen 27 yaşında.
Örtülü darbelerin, anti demokratik uygulamaların hâkim olduğu, vesayet çarklarının başta emek kesimi olmak üzere ülke insanını cendereye soktuğu 90’lı yılların anaforunda bir odada, Mehmet Akif İnan ve bir grup idealist tarafından, kökleri bu toprakların derinliklerine uzanan yerli ve milli fikirlerle kurulan Memur Sendikaları Konfederasyonu bugün 1 milyon 54 bin 608’e ulaşan üye sayısıyla Türkiye’nin ve bölgenin en büyük emek örgütü olmuştur.
Kamu görevlilerinin ürettiği emeğin değerinin artırılması adına mali ve sosyal hakların geliştirilmesi için, özellikle vesayet kurumlarının oluşturduğu düzene karşı stratejiler geliştiren Memur-Sen, ilk günden itibaren, sloganların ve ideolojik söylevlerin değil, ürettiği gerçekçi politikalarla ülke insanının tümümün haklarının genişlemesini, özgürlüklerinin gelişmesini sağlamıştır.
28 Şubatta turnikelerin önünde gençlerin yanında Memur-Sen vardı.
27 Nisan e-muhtırasına karşı en güçlü seslerden biri de Memur-Sen’indi.
Ülkeyi ateşe veren vandalların karşısındaki vakur duruştu Memur-Sen.
Ve;
15 Temmuz’da ülkeyi işgal etmek isteyenlerin taşeronu FETÖ’nün mankurtlarına karşı sokaklara akın eden ve ülke insanını alanlara çağıran avaz Memur-Sen’in avazıydı.
Vekaletçi terör örgütlerine, ihaneti kendine meslek edinmiş emperyalist taşeronlara, sözde derin devlet adı altında faaliyet gösteren çetecilere ve benzeri oluşumlara karşı, demokrasiyi, şeffaflığı ve nihayet insanlığı yücelten emek merkezli sivil toplum kuruluşunun adıdır Memur-Sen.
Yerelden evrensele, insanı ve insanlığı merkeze alan diplomasi anlayışıyla, yerkürenin herhangi bir yerinde yaşanan dramlara karşı dünyanın bütün iyi insanlarıyla ortak hat oluşturan, özellikle ümmet coğrafyası başta olmak üzere emperyalizmin ürettiği şiddetle kavrulan mazlum coğrafyalara el uzatan ve bunu yaparken de “derilerimizin renkleri, dillerimiz ve inançlarımız farklı olsa da gözyaşlarımızın ve terimizin rengi aynıdır” diyerek din, dil ayrımızı yapmadan bütün insanlığı bir emanet olarak gören soylu anlayışın temsilcisidir Memur-Sen.
Kapitalist emperyalizmin oluşturduğu denkleme karşı, emeğin dayanışmasını sağlamak için yeryüzü ölçeğinde ufkunu genişleten, bütün kıtalardaki emek örgütleriyle iletişime geçip bir direniş hattı tahkim etmek için stratejiler geliştiren Memur-Sen, köhnemiş neoliberal politikalara karşı; adil bir dünya için her geçen gün sesini ve sözünü yükseltmektedir.
Memur-Sen, söylemlerin, sloganların değil, alın terinin gerçeklikle buluştuğu yerde durmaktadır.
Türkiye’de kamu görevlileri sendikacılığında toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçiş sürecinde sistemsel çalışmalar yapan, toplu sözleşmenin kazanılmasında deyim yerindeyse Anayasal tahkimatı sağlayan öncü bir örgüttür. Onun içindir ki, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçiş sürecinde tedrici olarak tüm hizmet kollarında yetkiyi alan ve bu yetkiyi istikrara kavuşturan marka olmuştur.
Daha önceleri de defaatle belirttiğimiz gibi; Memur-Sen olarak, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye, Kurum İdari Kurulu’ndan Kamu Personeli Danışma Kurulu’na, insan onuruna, insanca yaşamaya, saygın iş anlayışıyla uyumlu çalışma hayatına dair birçok kazanım elde ettik. Bu çerçevede şimdiye kadar hem yetkili konfederasyon sıfatıyla hem de hizmet kollarının tamamında yetkili sendikalarımızla toplu sözleşme masasında elde ettiğimiz 350 kazanım başta olmak üzere, Kamu Personeli Danışma Kurulu’ndan Kurum İdari Kurulu toplantılarına kadar 802 kazanımı imza altına aldık.
Memur-Sen sadece sesi değil sözü de yükselten bir örgüttür. Eylem şeklini vandallıktan ayıran, teklifleriyle müzakerenin kapısını aralayan, duruşuyla ahlaki üstünlüğü sağlayan bir anlayışla, yeni yeni eylem türleri geliştiren bir örgüt olarak, katılımcılık düsturuyla üyeden sendika öncülerine kadar yaydığı geniş istişarelerle kazanımlar üretmeye devam etmektedir Memur-Sen.
En büyük hedef, şüphesiz bölüşümde adaleti sağlamaktır. Her geçen gün, gelir dağılımında derinleşen adaletsizliğin önüne geçilmesi için, sosyal adaleti sağlayacak politikalar üretilmesi adına örgütlü gücümüzle ve entelektüel kapasitemizle politika yapıcıları hem uyarıyor, hem de onlara tekliflerimizi sunuyoruz.
Evet… Mali, idari, özlük ve sosyal kazanımlar elde etmenin yanında sosyal adaletin gerçekleştirilmesi, gelir dağılımının sağlanması, çalışanların mutlaka emeklerinin karşılığını alması ve kamu görevlilerinin tamamının kadrolu çalışan olması konusundaki kararlı duruşumuzu da güçlü bir şekilde sergileyerek bugün bu hususların toplu sözleşme hükmüne dönüşmesi Memur-Sen’in etkili gücü sayesinde olmuştur.
Ama belirttiğimiz gibi ve 27 yıllık birikimimizle geldiğimiz noktada bugün, sistemsel bir kriz yaşamaktayız ve bu krizin aşılması için özellikle paydaş katılımcılığı diyebileceğimiz bir sistemin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Toplumsal dayanışmayı tahkim etmeden, oluşan sorunların ilgilileri ile istişare sistemini işletmeden bugün oluşan kriz anaforunu dağıtmamız mümkün değildir. Memur-Sen, gerek sistem analizleriyle gerekse ülkemizdeki dayandığı toplumsal tabakanın sorunlarına ilişkin geliştirdiği tezleriyle bugünkü krizin çözümü noktasında inisiyatif almakta kararlıdır.
Çünkü Memur-Sen bu ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, bu toprakların birikimi üzerine sorumluluk bağlamında kendini konumlandırmış ve dolayısıyla toplumun bütün kesimleriyle etkileşim halinde olan bir emek örgütüdür.
Bu sorumluluk ve bilinçle, dünün hikâyesini yarına taşımak ve bu toprakların ortak hikâyesinde güçlü bir söz olmak adına kutlu yürüyüşümüzü sürdürüyor, geleceğin ufkunda adaleti merkeze koyarak emeğin değerini yükseltmek ve bölüşümde adaleti sağlamak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.