1992 yılı, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece kardeş Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere 613 savunmasız Azerbaycan Türkü kardeşimiz Ermeni askerlerinin saldırıları sonucunda vahşice katledildi. Bu vahşetten 76’sı çocuk 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, Ermenilerin esir aldığı 1.275 kişinin 150’sinden bir daha haber alınamadı.
29 yıldır yüreğimizi kor ateşiyle yakan bu acının hafızalardaki yankıları hâlâ silinmedi. Ermeniler tarafından katledilen masumların adli tıp muayeneleri ve şahitlerin ifadeleri göstermektedir ki, Hocalı sakinleri akıl almaz işkencelere, tecavüzlere maruz kalmışlardır. Savunmasız ve bir o kadar da masum olan bu insanlara karşı sistematik temellere dayanan öldürme ve yok etme stratejisi, bizatihi Ermenistan devletinin askerî ve siyasi idaresi tarafından beslenmiş, esfel-i safiline hasredilmiştir. Tarihte kara bir leke olan o gecede, insan onuru ve haysiyeti hedef tahtasına oturtulmuş; ahsen-i takvim de katledilmek istenmiştir.
Soykırımın faillerine karşı Ermenistan kanadında herhangi bir yargı süreci başlatılmadığı gibi, suçlular Ermeni idarecilerince taltif edilmiş, ödüllendirilmiştir. Çünkü Hocalı’da gerçekleştirilen soykırımının, ilkesiz, ahlaksız, namussuz ve vicdansız failleri bizatihi Ermenistan devletinin o dönemki askerî ve siyasi yetkilileridir.
Uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler (BM) Hocalı Soykırımı’nı, II. Dünya Savaşı sonrası kabul edilen “Soykırım Sözleşmesi” kapsamına dâhil etmeli ve faillerin bağımsız yargı önünde yargılanmasına olanak sağlamalıdır.
Bu facia tereddütsüz, Ermenistan tarafından gerçekleştirilen bir soykırımdır. Hınçak ve Taşnak’ın, Nemesis’in, Asala’nın alçak mirasıdır.
Bu cinnet, katliam ve soykırım kültürü; Kerbelâ’da, Ruanda’da, Cezayir’de, Ahıska’da, Halepçe’de, Hocalı’da, Bosna’da, Srebrenitsa’da tarih sahnesinde yerini aldığı gibi bugün de; İdlib’te, Hama’da, Arakan’da, Kudüs’te, Doğu Türkistan’da tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla yer küremizin çehresini kana boyamaktadır.
Kardeş Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki Karabağ’ı azad etmesi, ruhumuzun derinliklerinde açılan yaraya merhem olmuş, tarih şuuru “Bir Millet, İki Devlet” düsturuyla Kafkasya’da yeniden tecelli etmiştir. Hocalı’da işlenen cinayetin ve vahşetin hesabı, savaş alanında adalet ve hukuk çerçevesinde sorulmuş, aziz şehitlerimizin intikamı alınmıştır. Bu savaş ve zafer, geç de olsa haksızlığın son bulması, adaletin tesisi, mazlumların intikamı, zalimlerin cezalandırılması adına da tarihi bir başarı ve aşamadır.
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç daima hatırlamamız için şöyle demişti: “Soykırımı unutmayın çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Asla unutmayacağız, unutturmayacağız.
Büyük Memur-Sen camiası olarak, facianın 29. sene-i devriyesinde failleri lanetliyor, “soykırıma” maruz kalmış Azerbaycanlı kardeşlerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.