Annelik, tüm canlılar için şefkatin, merhametin, fedakârlığın, karşılıksız vermenin, esirgemenin en somut ifadesi olan yüce bir değerdir.
Onlar, sevginin en saf hâliyle, merhamet kuşanmış yürekleriyle, sabır dolu gönülleriyle, umut yüklü dualarıyla varlığımızın vazgeçilmez değerleridir. Dilimiz ile aklımız arasındaki köprüyü, duygumuzla yüreğimiz arasındaki bağı, ruhumuzla bedenimiz arasındaki uyumu bize öğreten ve hissettiren onlardır. Manevi değerlerimizi içimizde tomurcuklandıran, ruhumuzu terbiye eden, fikrimize yön veren, ahlaken olgunlaşmamızı sağlayan, örnek nesiller yetiştirilmesinde, insanın en meşakkatli döneminde büyük sorumluluklar üstlenen annelerimiz toplumsal mürebbiyelerimizdir. Hele de günümüzde onlar bir taraftan kendi çocuklarını yetiştirirken, diğer taraftan kamusal alanda varlık gösteren, üreten, her işe yetişme ustalığını sergileyendir. Onların yetiştirdikleri çocuklar yarınımızın geleceği, gelecek de annelerimizin emeğidir.
Güçlü aile bağlarını inşa eden, dillerinden düşürmedikleri dualarla evlatlarına misyon yükleyen, milletin varoluş temellerini ilmek ilmek dokuyan annelerimiz toplumsal mayamızı çalan, varlıklarıyla toplumu ayakta tutan taşıyıcı sütunlarımızdır. Annelik olgusunun ve duygusunun zayıfladığı, anne olmanın neredeyse bir risk olarak algılandığı modern toplumlarda annesizlik bir duygu yitimi, en saf duyguları taşıyan insanların eksikliği toplumsal bir öksüzlük hâlidir. Kapitalist düzenin kadınlarımızı nesneleştirmesi, sömürmesi, rol çatışmasına sürüklemesi, kariyer ve annelik arasında ikilemde bırakması birçok bakımdan toplumsal hayata zarar vermektedir. Annelik ile çalışmak arasında kalmadan bihakkın annelik vazifesini de yerine getirecek, onu çalışma hayatının merkezinde de tutacak esnek çalışma modeli herkes için doğru olandır. En faydalı çalışma hayatı, anneyi koruyandır. Yoksa bir meslek sahibi olmanın bedelini başta çocuklar olmak üzere, ailenin ve toplumun ödediği bir çalışma hayatı uzun vadede hepimizin zararınadır.
Annelik duygusunun ne kadar köklü ve güçlü olduğunu zor dönemlerde, kriz anlarında ve tehlike durumlarında ayan beyan müşahede ederiz. Bugün yoksulluğun da, katliamın da, savaşın da, mülteci durumuna düşmenin de, ülkeyi sığınmacı olarak terk etmenin de en büyük acısını anneler çekmektedir. İşte bugün çocuk hasreti ve umut yüklü yürekleriyle Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan analarımız en müşahhas örnektir. Diyarbakır’da acısını nöbete dönüştüren, gözyaşlarına bütün milletin ortak olduğu analarımızın duasına ‘âmin’ diyor, beklentilerinin hepimizin umudu olduğunu ifade ediyor, onlara selam ve dualarımızı gönderiyoruz.
Annelerimizin hatırına savaşları durdurmak, hiçbirinin evlat hasretine düşmesine sebep olmamak, yüreklerindeki eksiklik duygusunu ortadan kaldıracak, yoksunluğa ve yoksulluğa son verecek adımları atmak, terör belasını yeryüzünden silmek, ahlaki yozlaşmayla ve bağımsızlık girdaplarında çocuklarımızın ellerimizden kayıp gitmelerini önlemek, çocuk işçiliğini bitirmek hepimizin ödevi ve görevi olmalıdır.
Bu vesile ile Toç Bir-Sen olarak; başta Kahraman Şehitlerimizin anneleri olmak üzere, baştacımız annelerimizin Anneler Günü'nü tebrik ediyor, ahirete irtihal etmiş tüm annelerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyoruz.