Vergide Adalet Olmadan Toplumsal Barış ve Adalet Sağlanamaz
27 Haziran 2024 Perşembe 14:36Memur-Sen tarafından hazırlanan ve yeni nesil bir vergi mimarisi öneren “Adil, Makul ve Sürdürülebilir Bir Vergi Sistemi Tespitler/Öneriler” raporu, Memur-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.
Basın toplantısına; Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Toç Bir-Sen Genel Başkanı Hüseyin Öztürk, Memur-Sen Yönetim Kurulu Üyeleri, konfederasyon bünyesindeki sendikaların ve komisyonların yöneticileri, Prof. Dr. Mustafa Çolak ile çok sayıda davetli ve basın mensubu katıldı.
Basın toplantısında konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, alt ve yüksek gelir grupları arasında uçurumun derinleştiğini ve orta sınıfın giderek ortadan kalktığını ifade ederek, “Vergide adalet hem sabit gelirli geniş kitleler hem de kamu vicdanı açısından önem arz etmektedir. Ancak mevcut durumda vergi sistemimiz gayr-ı adil bir görünüm arz etmektedir. Vergileme sisteminde belli alan ve konulara özgü kısıtlı ve dar kapsamlı düzenlemeler, gelinen noktada toplumsal iktisadi adaleti bozan birikimli sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. 3 milyon 750 bin kamu görevlisi ve iki milyon 400 bin kamu görevlisi emeklisiyle birlikte 6 milyona yaklaşan, aileleriyle birlikte 25 milyonu bulan bir kitle adına toplu sözleşme masasına oturan Memur-Sen olarak vergide adaleti bir sosyal adalet meselesi olarak görüyor, sabit gelirli geniş halk kitlesi üzerindeki vergi yükünü azaltacak adil ve sürdürülebilir bir vergi sistemi için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye gayret ediyoruz” şeklinde konuştu.
Raporu, vergide adaletin sağlanmasına kaynaklık etmesi amacıyla verilere dayalı olarak hazırladıklarını söylen Tonbul, raporun vergide adaleti bozan veya engelleyen tabloyu çerçevelediğini ve politika önerileriyle kapsamlı ve bütünlüklü bir çözüm modeli ortaya koyduğunu aktardı.
“Zenginle fakirin aynı vergiyi vermesi adil değil”
Vergide adaletin bir sosyal adalet meselesi olduğunun altını çizen Tonbul, “Bir sistem ancak toplumsal adaleti gözettiği oranda anlamlı, makul ve kabul edilebilir olacaktır. Vergide adalet olmadan toplumsal barış ve adalet olmayacağı açıktır. Ancak ülkemizde mevcut vergi sisteminin ağırlık merkezini gelire göre vergilendirme yerine toplumun tümünün vergilendirilmesi oluşturmaktadır. Vergi sistemimizin ağırlık merkezini oluşturan dolaylı vergiler eliyle, başta sabit gelirliler olmak üzere geliri olsun ya da olmasın toplumun bütünü vergilendirilmektedir. Neoliberal politikaların sonucu olarak, ilaçtan suya, ekmekten bebe mamasına en temel ihtiyaçlar için bile gelir durumuna bakılmaksızın vergilendirme yapılması insani/adil olmadığı gibi, gelir durumuna bakılmaksızın vergilendirme uygulaması zenginle fakirin aynı vergiyi vermesine neden olması bakımından da adil değildir” dedi.
Bir iş adamıyla, geliri olmayan bir vatandaşın markette, pazarda aynı KDV’yi ödediğini hatırlatan Tonbul, “Gelir artışından daha fazla gelir vergisi artışı alım gücünü düşürmekte, yapılan maaş artış zamlarını eritmektedir. Mesela, kamu görevlilerinin maaş/ücret artışlarına %20 zam yapıldığını varsayalım; asgari ücret tutarındaki vergi muafiyeti sabit kalacağı için yapılan zam hem enflasyon ile hem de matrah artışına bağlı olarak %20 ve %27 gelir vergisi dilimine girerek eriyecektir. Gelir artıyormuş gibi gözükse de gelir artışından daha fazlası eline geçmeden alınacaktır” ifadelerini kullandı.
Tonbul: Herkes kazancına göre vergi ödemeli
Tonbul, dolaylı vergiler nedeniyle vergi yükünün dar ve sabit gelirlinin sırtında olduğunu vurgulayarak, “Adil vergileme öncelikle; Mali güçle orantılı bir vergilendirmeyi yani çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmasını, herkesin kazancına göre vergi ödemesini, emekle elde edilen gelirlerden sermayeden sağlanan aynı miktar gelire göre daha düşük oranda vergi alınmasını, asgari ücretin gelir vergisinden istisna tutulmasını ki bu hali hazırda uygulanmaktadır, artan oranlı vergilendirmeyi, medeni durum, engellilik ve yaşlılık gibi kişilerin durumunun dikkate alınmasını ve bunlar gibi diğer adaleti sağlayıcı ilkeleri gerektirir” diye konuştu.
“Verginin kayıp olarak düşünülmesinin ardında adaletin olmayışı yatmaktadır”
Konuşmasının devamında raporda öne çıkan başlıkları sıralayan Tonbul, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Altını çizmek istiyoruz ki çalışanlar, üretenler, yatırımcılar, işverenler ya da diğer tüm bireyler için vergi kavramının kayıp olarak düşünülmesinin arkasında vergide adaletin olmayışı yatmaktadır. Bu nedenle vergi sistemiyle ilgili yapılacak her düzenlemenin temelini adalet oluşturmalı, sistem insana, insanca yaşamaya, adil bölüşüme ve kamu maliyesine birlikte katkı sunmaya dayanmalıdır. Bu önerilerin uygulanmasıyla vergi gelirinde doğrudan vergilerin payı artacak, dolaylı vergiler azalacak, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınarak verginin mali güçle orantılı dağılımı sağlanmış olacaktır. Böylece gelir/servet transferini engelleyici, adil bölüşümü destekleyici bir sistem oluşacak, başta kamu görevlileri olmak üzere sabit gelirliler ve geniş toplum kesimleri üzerindeki vergi yükü hafifleyecek, gelirde ve paylaşımda adalet sağlanacaktır.”
Hacı Bayram Tonbul’un konuşmasının ardından raporu hazırlayan Prof. Dr. Mustafa Çolak da raporun teknik ve detaylı bir sunumunu gerçekleştirdi.